reklam
reklam
DOLAR 32,4504 % -0.15
EURO 34,8290 % -0.66
STERLIN 40,7959 % -0.56
FRANG 35,5088 % -0.41
ALTIN 2.438,67 % 0,10
BITCOIN 62.966,22 -2.387

Bilgilendirme Maksatlı Stant Çalışması Yapıldı

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Bilgilendirme Maksatlı Stant Çalışması Yapıldı
reklam

Vize Halk Pazarı’nda akılcı ilaç kullanımı ve atık ilaç projesi hakkında vatandaşları bilgilendirmek maksadıyla stant çalışması yapıldı.

Akılcı ilaç Kullanımı ve Atık İlaç Toplama Projesi Kapsamında gerçekleştirilen tanıtım çalışmaları devam ediyor. Vize’de halk pazarının kurulduğu gün pazar yerinde Kırklareli İl Sağlık Müdürlüğü‘nün proje ekibine tahsis ettiği sağlıklı yaşam aracında, Vize Belediye’sinin desteğiyle kurulan Akılcı İlaç Kullanımı standında akılcı ilaç kullanımı eğitim ve farkındalık bilgilendirmesi yapıldı.

Konuyla ilgili açıklamada bulunan yetkililer “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) akılcı ilaç kullanımını “bireylerin klinik bulgularına ve bireysel özelliklerine göre uygun ilacın, uygun süre ve dozda, en düşük maliyetle ve kolayca sağlanabilmesi” olarak tanımlanmıştır. Akılcı ilaç kullanımı (AİK) hastaya doğru tanının konmasından başlayıp, hastanın özelliklerine göre en etkin tedavinin seçilmesi, tedavinin başlanması, sonuçların izlenmesi ve değerlendirmesini içeren sistematik bir yaklaşımdır. İlaçtan beklenen en yüksek faydanın sağlanabilmesi için ilaçların bu şekilde kullanılması zorunludur. Akılcı ilaç kullanımı dışında kalan diğer uygulamalar akılcı olmayan ilaç kullanımı olarak değerlendirilmektedir. Akılcı olmayan ilaç kullanımı hastaların ilaçtan yeterince fayda görememelerine sebep olmakta ve ekonomik açıdan bakıldığında ise ülke ekonomisine büyük bir yük getirmektedir. Türkiye’de 2002 yılında tüketilen ilaç kutu sayısı 699 milyon iken %146 artarak 2011 yılında 1 milyar 721 milyon kutuya ulaşmıştır. Aynı dönemde kamu ilaç harcaması 2011 fiyatlarıyla 13 milyar 430 milyon Türk Lirasından %18 arttırarak 15 milyar 865 milyon Türk Lirasına çıkmıştır. Ülkemizde tedavi gruplarına göre ilaç tüketimini %11,6 antibiyotikler, %9,4 oranla onkoloji, %8,5 kardiyovasküler, %7,0 antiromatizmal, %5,8 nöroloji, %4,9 solunum sistemine yönelik ilaçlar oluşturmaktadır. AİK’nın bir dizi unsurun akılcılığına bağlı olduğu söylenmektedir ve bu unsurlar; ilaçların akılcı seçimi, ilaç lojistiğinin akılcılığı, reçete yazma sürecinin akılcılığı, reçete yanıtlama sürecinin akılcılığı, ilaçların akılcı tüketimi, ilaç bilgisi desteğinin ve ilaç yönetiminin akılcılığı olarak sınıflandırılmaktadır5 . İlaç kullanımına karar veren hekim, ilacı uygun şartlarda sağlayan eczacı, ilacı uygulayan hemşire ve tedavi uygulanan hasta, AİK’da sorumluluk taşıyan tarafları oluşturmaktadır1 . AİK herhangi bir sürecinde meydana gelen sorun beraberinde akılcı olmayan ilaç kullanımını getirmektedir. Akılcı olmayan ilaç kullanımının büyük bir bölümünü; çoklu ilaç kullanımı (Polifarmasi), ilaçların gereksiz ve aşırı kullanımı, klinik rehberlere uygun olmayan reçetelemenin yapılması, uygun olmayan kişisel tedavilere başvurulması ve yeni ilaçların uygun olmayan tercihi oluşturmaktadır. Akılcı olmayan ilaç kullanımı az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde daha fazla olmakla birlikte, tüm ülkelerin önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmakta ve aynı zamanda akılcı olmayan ilaç kullanımı, düzeltilmesi zor olan bir alışkanlık olarak kabul edilmektedir. Akılcı İlaç Kullanımı (AİK) ilkeleri doğrultusunda sağlık hizmetinden yararlanma, en ön sıralarda gelen hasta hakları arasındadır. Bu haktan hastaların gereği gibi yararlanıp yararlanmadığını belirlemede evrensel ölçekte birtakım standartlar bulunmaktadır. Hastalar kendilerine uygulanan tedavinin katılımcısı olmalıdır. Sağlık mesleği mensuplarıyla hasta arasındaki ilişkiyi arzu edilen bu “katılımcı” yönle daha iyi şartlarda sürdürebilmelerinin yolu, AİK konusundaki bilgi, tutum ve davranışların doğru yönde geliştirilmesine bağlıdır. Zira hastaların daha iyi sağlık hizmeti alabilmek için tedavileri ile ilgili taleplerinin ve beklentilerinin yerinde olması, konuyla ilgili yaklaşımlarının akılcı olması gerekmektedir. Hastanın bilinçsiz ilaç kullanımı alışkanlığının giderilebilmesinin en gerçekçi yolu, onun konuyla ilgili yaklaşımlarının tüm boyutlarıyla ortaya konulmasından geçmektedir. Üstelik bu konuda yapılacak bilimsel tespitler, sadece hastanın yaklaşımını değil, aynı zamanda o hastanın tedavi hizmetini düzenleyen hekimin davranışlarını yansıtması bakımından da önem taşır. Bu konuların etraflıca ortaya konulmasına duyulan ihtiyaç son yıllarda daha da artmıştır. Ülkemizde son yıllarda sağlık alanında yaşanan dönüşüm süreci de dikkate alındığında, bu dönüşümün daha iyiye taşınmasında, hastaların bakış açıları ve deneyimlerinin AİK perspektifinden bilinmesi daha da anlamlı hâle gelmektedir. Diğer yandan iletişimde baş döndüren gelişmelerin yaşandığı günümüzde hastaların ilaçları, daha genel olarak tedavileri konusunda bakış açılarında değişimlerin olması doğaldır. Bu değişimin kontrol dışı olması, tedavi gibi oldukça profesyonel destek gerektiren bir alanda, bilgi kirliliğinden doğacak yeni sorunları da beraberinde getirebilir. Gelecekte yaşanabilecek sorunları en aza indirgemeye hazırlıklı olmanın yolu, mevcut durumun çok iyi etüt edilmesine bağlıdır. Dolayısıyla, AİK’in nihai hedefinde bulunan hastalar ile ilgili durum tespitinde bulunacak araştırmalara yoğun ihtiyaç duyulmaktadır. Sağlık hizmeti sunulurken, hasta ve toplum sağlığı açısından ilaçların akılcı kullanımının sağlanması gerekmektedir. İlaçların gereğinden fazla, az ya da yanlış kullanılması kişilere ve topluma zarar vermenin yanı sıra mevcut kaynakların da boşa harcanmasına neden olmaktadır. Akılcı İlaç Kullanımı (AİK), doktorun hastaya tanı koyması, reçete yazması, hastanın ilacı edinmesi, kullanması ve tedavinin izlenmesini kapsayan geniş bir süreçtir. Bu sürecin en doğru şekilde işlemesi ancak devletin, ilaç endüstrisinin, doktorların, eczacıların, diğer sağlık çalışanlarının ve toplumun akılcı ilaç kullanımını benimsemesi ile mümkündür. Bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi; hastaların bilinçsiz ilaç kullanma sıklığının azaltılması; hekime gereksiz ilaç yazdırma baskısının azaltılması, tanı koyma sürecinde hekime daha sağlıklı bilgi vermesinin sağlanması ve verilen tedaviye uyumunun artırılması açısından çok önemlidir. Bu alanda topluma yapılacak müdahalelerin daha etkin ve yerinde olması için öncelikle, hastaların bu konudaki bilinç düzeyleri ve yaklaşımları bilinmelidir. Tedavileri hakkında hastaların görüşlerini alma, bilgilendirme ve onları bu doğrultuda tedavilerinin katılımcısı yapma Akılcı İlaç Kullanımı (AİK)’nın ilkelerindendir. Dolayısıyla hastaların tedavileriyle ilgili yaklaşımlarının bilinmesi, AİK’in yaygınlaştırılmasında alınacak mesafenin belirleyici unsurlarındandır. Dünya Sağlık Örgütü AİK’i “hastaların ilaçları klinik ihtiyaçlarına uygun şekilde, kişisel gereksinimlerini karşılayacak dozlarda, yeterli zaman diliminde, kendilerine ve topluma en düşük maliyette almalarını” gerektiren kurallar bütünü olarak tanımlamıştır. Bu tanımın gereğini yerine getirmede anahtar rolü oynayan muhataplardan biri de hastalardır. İlaçların bilinçsiz kullanımının önüne geçilmesi çabalarından hekime gereksiz ilaç yazdırma baskısının önlenmesine, hastalıklarının tanısının doğru konulmasına yardımcı olmaktan tanı ve tedavisi konusunda kendisine anlatılanların iyi bir dinleyicisi ve tatbik edicisi olmasına kadar sıralanabilecek AİK’i ilgilendiren birçok hususta hastaların belirleyici rolleri bulunmaktadır. AİK’in gerektirdiği kurallara uyulmaması ise Akılcı Olmayan İlaç Kullanımı (AOİK) olarak bilinir. AOİK birçok başka ülkede olduğu gibi Türkiye’de de önemli sağlık sorunları arasında yer alır. Kuşkusuz diğer unsurların yanı sıra, hastaların da birtakım olumsuz alışkanlıklarının, bilgi açıklarının ya da yanlış inanışlarının AOİK’e etkisi vardır. Dolayısıyla AOİK’in giderilmesinde hastaların konuyla ilgili bilgi ve tutumlarının gözden geçirilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması önem taşır” dediler.

 

 

Haber/Kaynak: Sınırkent