reklam
reklam
DOLAR 32,2180 % -0.08
EURO 34,6649 % -0.05
STERLIN 40,3432 % 0.06
FRANG 35,4278 % -0.27
ALTIN 2.395,68 % 0,10
BITCOIN 60.965,19 -2.403
Merve ERDUĞAN TÜM YAZILARI

Aristoteles ve De Anima

Yayınlanma Tarihi : Güncelleme Tarihi :
Aristoteles ve De Anima
reklam

Platon, ruhun ve bedenin esas olarak birbirinden farklı olduğunu, insanın aslında ölümlü bir bedende geçici bir süre için hapsolmuş, ölümsüz bir ruhla özdeş olduğunu öne sürerken öğrencisi Aristoteles’e göre ise ruh ve bedenin bir bileşkesi olan insan aynen diğer bireysel tözler gibi var olan birincil tözdür.

De Anima onun psikolojik konularla ve genel olarak Yunanca bir terim olan ruh veya canlılık olarak çevrilen Psyche ile ilgili görüşlerini ortaya koyduğu kitaptır. Psyche, Kırklareli’de boş zamanlarımda göz gezdirdiğim benim için nadide bir kitap.

Anima onun için dinamizmi, eylemi ve süreci ifade eden çok yönlü bir kavramdır ve aşağıdaki niteliklere sahiptir:

Anima bedenden ayrılamaz; salt bedenin içinde bulunan bir şey değildir;

Durağan bir şey değildir; biçimlendirici bir güce sahiptir.

Yaşamsal işlevlerin tümünü içerir.

Bedene canlılık veren ilkedir.

Bedendeki organların işlevlerini yerine getirmesini sağlar.

Ruhu bedenin formu, yani maddesel bedene her ne ise o olma özelliğini kazandıran ilke olarak tanımlayan Aristoteles’e göre ruh entelekheia’dır.

Ona göre ruh yaşamı açıklamak için gereklidir ama ruhlar arasında hiyerarşik bir sınıflama vardır. Farklı yetenek ve kapasitelere göre ruhun üç türü olduğunu söyler. En ilkel ruh bitkisel ya da besleyici ruhtur. Büyüme, beslenme, üreme işlevlerini içerir.

Hayvanlar ve insanlar aynı yaşam fonksiyonlarına sahiptir. Çevrelerini algılarlar, duyu organları yardımıyla aldıkları uyaranlara cevap verirler, hareket edebilirler, fakat insanların farkı aklını kullanabilmeleridir. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki farklılığı Aristo insanlarda akıllı ruh olmasıyla açıklamıştır. İnsanı insan yapan özelliği ruhunun bir yanının aklın taşıyıcısı olmasıdır.

Aristo bitkisel ve hayvani ruhun, fiziksel ve bedenden ayrı ve bağımsız bir varlıklar olduğunu iddia edemez. Ayrıca dokunma, tatma, görme, koklama ve işitme gibi özel duyulardan türemiş olan ve onlarla birlikte bulunan ortak duyu adını verdiği altıncı duyudan söz eder. Ancak bazı ortak duyuları (dinginlik, biçim vb.) belli bir duyuma ait olmadıklarını belirtir. Bu ortak duyuların özel bir duyusu olsaydı, onları diğer duyulardan biriyle iliniksel olarak kavrardık. Ama ortak duyular beş duyuyla iliniksel olarak algılanmazlar, bir hareketle algılanırlar. Büyüklüğü ardından bir şekli de bir hareketle algılarız.

Ortak duyunun ikinci işlevi hem ortak duyuları duyumlaması hem de duyumlamakta olunanı duyumlamasıdır. Gördüğümüz şeyi gördüğümüzün fakında olmamızdır.

Aristo’ya göre ruh “akıl” anlamında ölümsüzdür. Ruhun zorunlu bir şekilde bedeniyle ölse de akıllı ruhun bedenden ayrı ve bağımsız bir varlığının olmasının olası olduğunun dolayısıyla bedenin ölümünden etkilenmeden varlığını sürdürmeye devam ettiğini düşünmektedir. Us ise ruhun “bilmesini ve anlamasını sağlayan yeti”dir. Us nesnelerden etkilenmeksizin farklı türden nesnelerin bilgisini üretebilecek, onları düşünebilecek yapıda bir bilme olanağı olarak ruhta mevcuttur ve ancak düşünme etkinliğinde bulunulduğunda gerçeklik kazanır. Bireyde düşünme kapasitesi, gerçek düşünme eylemini önceler, insan dünyaya potansiyel olarak her şeyi almaya hazır olan ama üstünde hiçbir iz bulundurmayan bir zihinle gelir.

Aristo’ya göre duyum adı verilen bilgi edinme yetisi iki aşamalıdır. Duyum önce edilgen sonra etkendir. Duyu organı nesnenin etkisiyle karşılaştığında edilgen sonra etkindir. Duyu organı nesnenin etkisiyle karşılaştığında edilgen bir şekilde nesnenin biçimini edinir.

Bunu takip eden etkinlik evresinde duyum nesnesiyle özdeşleşerek onu özümser yani etkin bir şekilde nesnenin bilgisini edinir. Duyu organıyla duyumsal niteliklerin formuna madde olarak yönelmeleri gibi zihin ya da akıl da özlerin evrensel doğruların formuna madde olarak yönelir. Bunu yapabilmek için de bedenden bağımsız olmalıdır.

O, yalın bir bilme ve düşünme yetisi anlamındaki usa “edilgen us” adını verir. Soyutlama yapan yeti olan us “etkin us” tur. Soyutlama yapmak usun gerçek özüdür, ölümsüz ve edebidir. Kavramlar arasında bağ kurma işlevi görür. Edilgen us, duyu verilerini edinirken etkin us insanı evrensel bilgiye bilime ulaştırır, edilgen aklın yoluyla edinilen duyu verilerini bütünleştirerek bilgiyi oluşturur.

Ruhun akılla hiçbir ilişkisi olmayan besleyici yanı akılla dolaylı bir şekilde bağlantılı olan duyusal yanı, ruhun akıllı yanına uyduğunda bu yolla kişi kendine egemen olduğunda bir şekilde akla katılır.

Ona göre akıl tek tek kişiler için bir olanaklar bütünüdür.

Haber/Kaynak: Merve ERDUĞAN